Bir düzine kiÅŸiliÄŸim var, psikiyatri beni anlar…

Psikiyatri eğitimine yeni başlayan iki psikiyatri asistanı denizi gören yüksek bir tepede oturuyorlardı.

-Dinle bak, kitap şöyle diyor “Dissosiyatif Kimlik BozukluÄŸu‘nun temel belirtileri bellek ve kimlikle ilgilidir. Kendi içinde sürekliliÄŸi olan, öznel olarak ayrı fakat birbirinin yerini alabilen kiÅŸilik durumları ya da kimlikler aynı kiÅŸide birlikte  varlığını sürdürmektedir. Birbiriyle kaynaÅŸmayan bu kiÅŸilik durumları zaman zaman belirli iÅŸlevleri yüklenmek üzere etkin olurlar.”

-Evet, yine ne var?

-Nasıl ne var? Sana garip gelmedi mi bu cümle?

-Yoo, neresi?

-Kendi içinde sürekliliÄŸi olan, .öznel olarak ayrı, fakat birbirinin yerini alabilen kiÅŸilik durumları ya da kimlikler aynı kiÅŸide varlığını sürdürüyormuÅŸ…

-Evet, geçen hafta anlatıldı o konu, ne ilginç değil mi?

-Diyorsun ki yani, burada bir tuhaflık yok?

-Bu hastalık çok ilginç bir hastalık zaten, sebebi bilinmiyor dedi hoca, hatırlasana.

-Dostum, birbirinden ayrı kişilik nasıl oluyor aynı beyinde yahu?

-Beyin bu, her şey olur, psikiyatri böyle bir branş.

-Bak lütfen gene başlama, yavaş yavaş basitten gidelim. Kişilik nedir de, birden fazla kişiliğin olduğunu iddia edebiliriz?

-Kitapta ne demiÅŸ okusana:

-KiÅŸiliÄŸi tarif etmemiÅŸ ama “alter kiÅŸilik” diye bir ÅŸeyi tarif etmiÅŸ o da şöyle diyor : “Putnam’a göre alter kiÅŸilik, bilincin süregiden bir afekt, sınırlı bir davranış repertuarı ve bir dizi duruma-bağımlı anıyla birlikte bir kendilik duygusu (beden imajı dahil) çevresinde organize olmuÅŸ ileri derecede ayrılaÅŸmış durumlarıdır”

-Hah, işte bak kitap ne güzel anlatmış. İşte bunlardan bir kaç tane olunca çoklu kişiliğin oluyor ! Ne var bunda anlaşılmayacak.

-Yahu, biz bir tane kiÅŸiliÄŸi beyinde nerede ne zaman tarif edebildik de, ikincisini tarif eder olduk?

-Psikiyatrideki bir çok kavram gibi kişilik soyut bir kavram, tamam, ama tarifi yapılabilir.

-Ee, yapalım o zaman, nerede bu kişilik, nerede yaşar, nerede varlığını sürdürür, organize olur, nasıl ayrılaşır?

-İşte hastaya sorarsın, öyle anlarsın.

-Hastaya mı sorarsın? Nasıl yani? Hastaya “Anlat bakalım kaç kiÅŸiliÄŸin var mı dersin?”

-Şey, evet, psikiyatride zaten her şey böyle değil mi?

-Ne demek psikiyatride zaten her şey böyle değil mi? Biz sadece hastaya sorarak böyle bir şeye nasıl var deriz? Hasta 3 kişiliğim var der, bir tane de bekçisi var bunları elinde bir düdükle hizaya sokuyor derse, biz buna var mı diyeceğiz?

-Sen yine heyecanlandın ve çok net bir şeyi anlamamazlıktan geliyorsun.

-Peki, sen söyle, birden fazla kişiliğin beyinde yaşayabileceğine bir hekim olarak tıp bilgilerinle nasıl ikna olabilidiğini merak ediyorum,  nöroanatomik, nörofizyolojik, nöropsikiyatrik olarak hiç olmazsa bir hipotez öne sürebilir misin?

-Şöyle, bu psikolojik sahanın konusu daha çok, yani biyolojik delil henüz yok tabii benim anladığım kadarıyla…

-Psikolojik saha olunca tıptan muaf mı oluyor yani? İnsan beyni değil mi bu durumun var olduğunu iddia edilen organ?

-Evet, evet de, insan beynindeki sorunların psikolojik formülasyonu, biyolojik formülasyonu, sosyal formülasyonu hepsi farklı, biliyorsun biyo-psiko-sosyal bir canlıyız.

-Soruma yanıt vermiyorsun. Psikolojik saha, formülasyon, biyolojik sahanın bir ürünü değil midir?

-Evet.

-Ee, o halde biyolojik sahanın temel kuralları ile uyumsuz olan hiçbir şey, psikolojik sahada var olamaması gerekir?

-Tamam, kimse bu durumun biyolojik saha ile uyumsuz olabileceÄŸini iddia etmiyor ki…

– Birden fazla organize olmuÅŸ kiÅŸilik beyninde yaşıyor diyor, ve bunun hiçbir tıbbi bilimsel saha ile baÄŸlantısını kurmuyor, “hasta öyle dedi” den baÅŸka bir veri yok, sen ÅŸimdi bu kiÅŸilikler arada tavla atıyorlar desek, ona da inanacak mısın yani?

-Sen yine cıvıttın, niyetin iyi deÄŸil senin bu tartışmada. Hep söylüyorum sen nörolog ol bence. “Psikiyatrik kafa” yok sende. Çok katısın sen.

-Niye yine böyle diyorsun, neden tartışmaya mantıklı bir şekilde doktor gibi devam edemiyoruz?

-Çünkü sen müpheme tolerans gösteremiyorsun, bilimi yüceltiyorsun, dar bir perspektifle psikiyatriye bakıyorsun, böyle bilimsel fetişizmle, her şeye kanıt arayarak psikiyatri anlaşılamaz. Bizler hastalarımızı anlamaya çalışan bir meslek grubuyuz.

-Ben hastalarımızı anlamaya çalışmayalım demiyorum ki. Sadece öne sürülen bir iddianin biraz elle tutulur bir iddia olmasını, insan bedeninde tarif edilen bir şeyin tıbbın temel bilimleri ile biraz uyumlu olmasını bekliyorum. Bir tıp doktoru olarak buna hakkım olduğunu düşünüyorum.

-Tamam da, her şeyin histolojik açıklamasını yapabilseydik zaten psikiyatri olmazdı.

-Kabul, haklısın, ama bu karşımıza çıkan her durum hakkında hastanın bize söyledikleri temelinde kafadan-atarak tanı üretmeyi haklı mı gösteriyor?

-Sen ÅŸimdi çoklu kiÅŸilik kuramına kafadan-atma mı diyorsun? Bu DSM’de dissosiyatif kiÅŸilik diye adı olan bir durum ! Kriterleri dahi var. Bu alana yıllarını vermiÅŸ bilim adamları var. Sen ÅŸimdi bütün bunları nasıl bir kalemde harcarsın, biraz ayıp olmuyor mu?

-Ben hiçbir bilim adamını  ya da emeÄŸi bir kalemde harcama niyetinde deÄŸilim.  Ben tıp fakültesinden mezun oldum, nöroanatomi, nörofizyoloji öğrendim, insan bedeninin mühendisiyim ben, bir mühendis uzmanı olduÄŸu makine hakkında önce makineden baÅŸlamalıdır anlamaya çalışmaya, makinenin gerçekleri ile uygun olmayan bir bilgiyi mühendis sorgular, peÅŸin kabul edemez. Böyle bir iddianın DSM’de olması da zaten DSM’e karşı daha ilk günden benim güvenimi sarstı. Bu kadar desteksiz uçuk bir iddia DSM’e girebilmiÅŸse, her ÅŸey girebilir demektir.

-Neden uçuk olduğunu iddia ediyorsun?

-Hakkında hiçbir elle tutulur veri yok da ondan.

-Elle tutulur veri ne demek?

-Tıbbın temel bilimleri ile, biyoloji ile, beyin fizyolojisi ile uyumlu bir veri demektir. Tıp doktoru olarak soruyorum o halde, bir kişilik nedir, nasıl tarif edilir, beyinde nerede yaşar, nörofizyolojik olarak hafıza ile olan bilgilerimize uyumlu olarak bunun nöro-etyolojisi hakkında en ufak veri var mıdır?

-Benim bilgim yok, ama olabileceğine inanıyorum. Benim aklım alıyor, ama seninki almıyor.

-Peki ÅŸunu da dinle o halde, bak kitapta daha neler yazıyor : “Klasik DKB ile alter kiÅŸiliklerin açıkça ve kendi baÅŸlarına ortaya çıktığı tablolar anlaşılır. En sık görülen (tipik) DKB ise alter kiÅŸilikler arasında kesiÅŸim fenomenleri, eÅŸbilinçlilik ve birlikte etkin olma (koprezens) gösterir. Ayrı kiÅŸilik durumları tam denetimi alma dışında birbirlerini de etkileme yoluna baÅŸvurmakta ve görünürde denetimi almış görünen kiÅŸilik aslında bir diÄŸerinin emrinde davranır olabilmektedir. Günümüzdeki vakalar sıklıkla bir düzineden fazla kiÅŸilik göstermekte ve bunlardan yalnızca bir bölümü çevre ile uzun süreli ve karmaşık iliÅŸkiler kurmaktadır”. Ne diyorsun?

-Neye ne diyorum? Gayet mantıklı geldi bana.

-Bir insanın beyninde bir düzineden fazla kişilik olabileceği  bunların birbirlerinin emrine girebileceği iddiası sana yeni mezun bir tıp doktoru mantıklı geldi öyle mi?

-Evet.

-Bugün kendine bir iyilik yap ve eve gittiğinde tıp diplomanı duvardan indir.

-Bugün sen de kendine bir iyilik yap ve  nörolojiye git, psikiyatriyi anlaman zor senin.

 

Dr. Ulaş Mehmet Çamsarı, Rochester, Minnesota, A.B.D., 3 Kasım 2012

 

Kaynaklar :

1-Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders  DSM-IV-TR (fourth edition, text revision)
http://www.psychiatry.org/practice/dsm/dsm-iv-tr
2-Şar V, Dissosiyatif Bozukluklar, İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ders Notları, http://lokman.cu.edu.tr/psikiyatri/egitim/ek_5_diss.pdf
3-Website of the False Memory Syndrome Foundation, http://www.fmsfonline.org/
4-Tasman, Textbook of Psychiatry, Wiley; 3rd Edition (2 Volume Set: Volumes 1 and 2) edition (June 17, 2008)
http://www.amazon.com/Psychiatry-Tasman-Allan/dp/0470065710
5-McHugh, Slavney, Perspectives of Psychiatry, 2nd Edition, Hopkins Press
http://books.google.com/books/about/The_Perspectives_of_Psychiatry.html?id=CGBMxWQ_pjMC
6-McHugh, Try To Remember
http://www.amazon.com/Try-Remember-Psychiatrys-Meaning-Memory/dp/1932594396
7-An examination of the diagnostic validity of dissociative identity disorder.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/11413868
8-Dissociative disorders. Kihlstrom JF
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17716088

Leave a Comment

Your email address will not be published.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

2 Trackbacks